top of page

Tatlı Krizlerinin Nedeni Her Zaman Mutsuzluk Değildir!


Mutluluk takviyesi için duyulan tatlı ihtiyacı malum. Ancak her zaman tatlı krizlerimiz psikolojik ihtiyacımızdan kaynaklanmaz.


İkinci beynimiz bağırsaklarımız, artık herkes biliyor. Beyinle mukayese edilmesinin nedeni ise Enterik Sinir Sistemi… 500 milyon sinir hücresinden oluşan ve 9 metre uzunluğunda bir yapıdan bahsediyoruz (yemek borusundan makata kadar tüm yapıyı saran bir ağ gibi…) Beynimizden bağımsız çalışan, tamamen kendine özgü bir sinir ağına sahip sindirim sistemimiz. İkinci Beyin ünvanı almasının nedeni boşuna değil yani.. Enterik sistem bağışıklık sistemi ile birlikte çalışarak sindirim yoluyla vücuda giren zararlı maddelerin de uzaklaştırılmasını koordine eder, bağırsaklardaki tüm fiziksel ve kimyasal süreçleri düzenler, psikolojik durumlardan etkilenir (sinirli diye tabir ettiğimiz insanlarda sık görülen mide ağrısı örnek), beyin tarafından yönetilen duygulara cevap olarak oluşan durumlara katkıda bulunur (stresin fazla artışında tuvalete çıkamama vs). Mutluluk takviyesi için duyulan tatlı ihtiyacı da buradaki bağlantı ile açıklanabilir. Ancak her zaman tatlı krizlerimiz psikolojik mutluluk ihtiyacımızdan kaynaklanmaz. Bağırsaklarımız; sindirim “özümseme” işlemini milyarlarca mikroorganizmanın yardımı ile yapar. İnsan bedeninde yaklaşık 1,5 Kg kadar ağırlığa sahip oldukları bilinmektedir. Sağlıklı bir insanda, yani doğal beslenme (-ki rafine şeker en önemli denge bozucu), hareketli yaşam ve doğru stres yönetimi yapabilen bireylerde bu mikroorganizmalar dengededir. Vücut bu dengelemeyi kendisi yapabilir ancak denge faktörlerinden bir ya da birkaçı değiştiğinde bazen hastalık benzeri belirtiler, ya da gluten hassasiyeti en hafif haliyle de kilo artışı meydana gelir.

İşte burada tanımamız gereken Candida Mantarından bahsedeceğim.

Candida, bir mantar türüdür. Orijinal adı “Candidiasis” olup ona çok benzeyen küfler gibi çevremizde çokça bulunurlar. Bu familyadan olan “Candida Albicans” vücutta mukoza zarı bulunan her bölgede bulunur. Örneğin; bağırsaklar, gözler, kulaklar, mesane, mide, ciğerler, vajina v.b… Diğer iyicil mikroorganizmalarla birlikte bize fayda sağlar. Görevi zararlı bakterileri bulup yok etmek olan Candida’nın biz hayatta iken kontrolden çıkmaması gerekir. Çoğalma işini biz öldükten sonra gerçekleştirip, vücudun parçalanıp yok olmasını sağlamak için yapmalıdır.

Candida bize nasıl zarar verir?

Öncelikle belirtmekte fayda var; candida kontrol altındayken, onunla hiçbir sorun yaşamaz, ondan yararlanırız. Ancak denge bozulduğunda bağırsakları ele geçirerek şekil değişimleri başlar ve koloni denilen geniş guruplar halinde çoğalırlar. Bu kolonilerin salgıladığı toksinlerin de bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olduğu öne sürülmektedir. Diğer taraftan Candida köke benzer yapılar üretir ve bunlar bağırsak duvarlarında dolaşarak toksinlerin, sindirilemeyen gıdaların ve bakterilerin takılıp kana karışmasına neden olan mikroskobik delikler açar. Bu sendrom; gıda alerjisi gibi birçok hastalığa sebep olan “Sızıntılı Bağırsak Sendromu” olarak da bilinir. Karbonhidrat yoğun bir diyetten sonra yaşanan şişkinliklerin de genellikle nedeni, en hafif haliyle, bu durumdan kaynaklanmaktadır. Şeker gruplarıyla beslenen Candida, besin ihtiyacını karşılamak için tatlı/karbonhidrat krizlerini tetikler. Özetle; Tatlı yemek için sadece mutsuz olmanız gerekmez, önüne geçemeyeceğiniz şekilde ihtiyaç da duyarsınız. Ve bu durum sıklıkla yaşanır..

Krizlere direnmek, zihinle yönetmek, alternatif gıdalarla (tatlandırıcı, laktoz vs içeren ürünler) bastırmak, meyve vs ile geçiştirmek krizleri ortadan kaldırmaz.

Bağırsak florasını sağlıklı hale getirmek gerekir…

283 görüntüleme0 yorum

Son Paylaşımlar

Hepsini Gör
bottom of page